ZOR GÜNLERİN ŞİİRLERİ
Hukuklu İlhan’a Mektup
Değerli kardeşim Hukuklu İlhan,
Sana bu mektubu yazıyorum Aydınlık’tan.
Hatırlayamazsın beni belki,
Belki de anımsarsın az buçuk,
Hani şu, Keloğlan gibi ağlayıp,
Erzurumlu Emrah gibi gülen çocuk.**
Çok çalışıp hukuku bitirdin sen,
Yüksek görev üstlendin örgütümüz adına,
Tanıtıyorsun hukuku, hukuksuzlara.
Son sınıftan bıraktım okulu ben,
Kendimi şiire verdim, örgütün saflarında.
Seni çocuklarıma anlattım, bugün,
Dedim ki onlara: İşte benim arkadaşım.
İşte dedim, Hukuklu İlhan, hem de haklı.
Seni konuşuyoruz İlhan, duruşunu,
Başı dik yürüyüşünü, hesap soruşunu.
Örgütün ekmeğini yedik seninle, suyunu içtik,
Birlikte okuduk örgütün okullarında.
Pabuç bırakır mıyız İlhan, Ali kıranlara?
Ağacın, taşın, kuşun, Ademoğlunun,
Boşuna mı okuduk fiziğini, kimyasını?
Televizyonda gördüm seni, dün akşam.
Odana girmişler, ama sen sakinsin,
El ense çekiyorlar İlhan, ama sen hakimsin.
Güreş tutuyor tarihin minderinde,
Hurafenin vahdeti ile bilimin kemali.
Bakıyorum da sana, Hukuklu İlhan,
Sende Doğan Öz’ün özdeşini görüyorum,
Namusun çakmaktaşını, bilginin gönüldeşini.
Sana bakınca, görüyorum İdil’i,
Vezirköprü’yü, Reyhanlı’yı, Çamlıdere’yi,
Yaralı ceylan gibi dizime yatırıyorum memleketi.
Ve örgütümüzü düşünüyorum İlhan,
Kendi ellerimizle yarattığımız inkılap katarını.
Seksen yedi vagonun altmışı ihanet yüklü, bugün,
Pas kemirmiş pistonlarını, motorlarını,
Eşkıya sökmüş raylarını, istasyonlarını…
Lokomotif girmiş balçıktan bir tarlaya,
Kan ter içinde çıkmaya çabalıyor, kan ter içinde
Biz çıkaracağız onu, o bataktan,
Çıkaracağız İlhan, dişimizle, tırnağımızla,
Oturtacağız, seksen yedi yıl önceki rotaya.