ZERRİN’LE UZUN SÖYLEŞİMİZ – XX Dünya Evinde Kırkıncı Yılımız

Şiirler

ZERRİN’LE UZUN SÖYLEŞİMİZ – XX

 

Dünya Evinde Kırkıncı Yılımız

Kırk yıl önce girdik dünya evimize, aşk ile arınıp,
Turnaların yolundan, bebekler gibi emekleyerek,
Varlığın görev emriyle yürüdük, görünmezi görerek.
Kırk kapılıydı evimiz, kimsesizler de girsin diye,
Kapı komşusu olduk viranelerde dertli divanelerle.

Dedim: Sorumlu tuttuk kendimizi insanlık acısından,
Filistinli çocukların çığlıkları hiç dinmedi evimizde.
Dedi Zerr: Geçiyoruz kırkıncı kapıdan alnımız ak,
Fakat bak, Kudüslü bülbül ağlıyor hâlâ penceremizde.
Hani bizim güllü davetiyemize gelip de konan…
Ötüp duruyor durmadan yürekte: Evimiz nerede?

Önüm sıra yürüsün istiyorum her an, yalın adımlarla,
Seyredeyim istiyorum onu, kırk yıllık taze gelini.
Konuşurken yaşlı bir emekçiyle, diyor, boş ver ölümü.
Görüyorum halkın arasında, kitlelerle koşuşurken:
Biz varken açacak Türkiye, tam bağımsızlık gülünü.

Güneykız’a hamileydik, ikimiz birden doğurduk onu,
Diyor ki, Cenin bizim evimiz anne, biz de Filistinliyiz.
Güneş doğdu doğacak, tam dokuz aylık, mesajı geliyor,
Isınsın diye içimiz Akdeniz’in sıcak şafağıyla.
Sabra kuşu bir daha konuyor cama: Nunu! Nunuu!

Kırk yıllık yolu kırk solukta aşalım, Gazze’ye ulaşalım.
Refah kapısından seslenelim, gelsin Netanyahular,
Çıksın karşımıza Dolar saltanatının Siyon kasapları,
Yüzlerine tükürüp yurda dönelim, ne dersin sevgilim?
Dedi Zerr: Yükseğe oturtulan alçaklar yerin dibine girsin,
Yeryüzünü Cehenneme çeviren izzetli kahpeler.

Kırk günlük meleklerin öldürüldüğü bir rezil çağda,
Biz, dünya evimizi arıyoruz sayrıları sağlarıyla:
Evimiz bir İdlip’te, bir Yemen’de, bir Mescidi Aksa’da.
Dedi Zerr: Akacağız kırk çeşmenin taş oluklarından,
Yakındır taşması kabaran büyük insanlık okyanusunun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir