KARA ŞARKILAR
Yol Kapalı
Kararıyor Doğu gökleri,
Baş dönmeleri başlıyor birden,
Bir şeyler mırıldanıyorum kendi kendime:
Yol kapalı Filistin’e.
Nasıl tutkunsam yeşil derelerime,
Tutkunum öylesine Şeria Nehrine,
Nasıl seviyorsam kardeşlerimi…
Göz kamaşmaları sarıyor kenti,
Kanlı kusuntular yağıyor üzerime,
Bir şeyler mırıldanıyorum kendi kendime:
Yol kapalı Filistin’e.
Kum yağmuruyla yıkıyorum yüzümü,
Düşüyor yollarım her gece Kenan İline,
Dönüyorum boş vahalarda sabahlara kadar.
Akmıyor altın örgüler gibi,
Akdeniz’e dökülen ırmakların suları,
Taşıyor ölülerini oğullarının.
“Anavatan bir avuç yıldız yanığı
Savruluyor üstünde sahraların…”
Yirmi bir numaralı savaş bildirisi okunuyor.
Beş saat sürüyor sessizlik,
Altıncı saat başlamadan başlıyor bombardıman,
Bütün hastaneler ve çocuk yuvaları.
Bir mektup alıyorum ozan Mahmut’tan,
“Celile’de Kuşlar Ölüyor,” diyor.
Geçiyor alevler göz aklarımdan…
Bir bebeğin avuç içine düşen ışık,
Dönüşüyor kararmış bir hançere,
Kımıltısız gözyaşı bayrakları altında.
Gün doğmadan dönüyorum yurduma,
Öpüyorum saçlarından ağaçlarından.
Sıtmalı bir köpek gibi titriyor gece.
Günlerce sürüyor baygınlığım,
Yanık betonlardan siper oluyor kollarım.
Dilim bir ölü gibi ağzımın içinde,
Sesim kısılıyor, utanıyorum
Yalnızca bir türkü söylediğime.
Yol kapalı Filistin’e.