ACI TÜRKÜCÜ
Yaşlı Ezgici
Karanlık orman yollarında
Dolandı tam dokuz gece;
Koynunda tuzlu sargılar, elde kemence.
Dik nefes vardı Tepedüzü’ne
Göründü Yalıköy, kırk balıkçılar.
Gözü dumanlı, iki tüfekli,
Kestiler önünü gün ortasında;
Döküldü asmalardan yeşil üzümler.
Akan sular yıkamaz yaralarını,
Su üstünde sönen köpük o, şimdi.
Delindi yeni gelinlerin yüreği,
Yeşilce kızları döndü inledi,
Avlular, elmalıklar kaldı yalınız.
Yay tellerle öpüşemeden,
Alçak dallar saçtı çiçeklerini.
Yayla atları uçtu uzaklıklara,
Çocukların diline düştü sızısı.
Kara meşeden kara gece yoldu saçını.
Barut sisi sindi mısırlıklara,
Dağıldı saçmalar damarlarında.
Şimdi, bir kırık ayrılık kuşu,
Bir çıkar karaağacın doruğuna
Ağlar, dallara dökülür yaşı.
Sonra, bir iner dere boyuna
Yavru balıklar bırakır nazı,
Pullardan bir yürek sunarlar ona.
On yürek verseler azdır ozana,
Kendini kendinden kazana.