Şairim, asiyim!
Birazdan,
Suç işlemeye başlayacağım.
Evet! Yırtacağım,
Gizli antlaşmalarınızı,
Mutabakatlarınızı, sizin.
Yırtacağım!
Damgalı, damgasız,
Kağıtlarınızı ve bütün bağıtlarınızı.
Şairim, asiyim:
Ellerim, Bilge Kağan’ın elleri!
Tehdit eden benim,
Tertip merkezlerinizi, sizin,
Kiralık adamlarınızı, ajanlarınızı.
Evet! Tanımıyorum,
İşgal karargahlarınızın yasalarını.
Şairim, asiyim:
Boynum, Pir Sultan Abdal’ın boynu!
Fırlatıyorum mısralarımı,
Vınlayarak geliyorlar üzerlerinize.
Ucu manda kemiğinden oklar,
Bulacaklar sizi, para deliklerinizde.
Şairim, asiyim:
Yayım, Ertuğrul Gazi’nin yayı!
Yakacağım! Evet!
İhanet kâşanelerinizi, sizin.
Ve münafık makamlarınızı.
Kanımı dökerek,
Ateşe vereceğim mezbahalarınızı.
Şairim, asiyim:
Ruhum, Hallacı Mansur’un ruhu!
Yıkacağım,
Müesses edebiyatınızı, sizin.
Gök gürültüsünden ürken şiirinizi,
Ve tedbirli, teşvikli yazın dünyanızı.
Girişinden yıkacağım,
İmge köşklerinizi, akçeli düşlerinizi.
Şairim, asiyim:
Yüreğim, Nazım Hikmet’in yüreği!
Devireceğim.
İnsan etinden tahtlarınızı, sizin,
Altüst edeceğim saltanatınızı.
Padişahınızı ben devirmedim mi?
Yapacağım yine aynı işi.
Şairim, asiyim:
Atım, Koç Köroğlu’nun atı!
Ve kuracağım!
Irmaklarında özgürlük akan ülkeyi,
Kuracağım dünyada Cennet’i.
Burada, bu topraklarda.
Bir yiğit türküsü gibi Türkiye’yi.
Cumhuriyet’i ben kurmadım mı?
Yapacağım yine aynı işi.
Şairim, asiyim:
Bilincim, Mustafa Kemal’in bilinci!
Saldırtın şimdi köpeklerinizi,
Saldırtın paçalarıma, ey atasızlar,
Ey Ebu Süfyan artıkları.
Haydi durmayın!
Kelepçe vurdurtun hecelerime,
Ezdirtin şiirlerimi,
Geçirtin paletlerinizi üzerlerinden,
Biber gazı sıktırın gözlerine.
Kalkar ayağa kelimeler,
Ölümsüzlük suyuyla yıkanmış,
Ayaklanır ezgi kıtaları, destan alayları.
Duyuyor musunuz,
Kayalardan gelen gür naraları?
Şairim, aşığım:
Gürzüm, Ferhat’ın gürzü!