İSYAN HAKLARI
Cem Amirale denizci türküsü
Meçhule giden bir gemi değil limandan kalkan,
Ortada cenaze yok, sefer görev emri var sadece.
Bedeninin altında adam boyu ışıklı dalgalar,
Varlığını devir teslim eden ölümsüzü yükseltiyor:
Meyvesi toplanan dal nasıl yukarı kalkarsa.
Savaşçısını almış gidiyor rüzgar, öfkesi deli,
Burnundan soluyor deniz, ne yaptınız albatrosuma?
Ödeyeceksiniz diyor, ödeteceğim size bedelini,
En hasıydı, görev biçilen deniz akıncılarının.
Hedefi belli, rotası belli, yükü belli gemi kalkıyor,
Hasdal zindanında deniz duvaklı gelin havası.
Doldurmuş yakıt tankını kendi ruhuyla, özüyle.
Donanma salt gemi değildir, makine motor değildir,
Gemi gibi yürektir donanma, tutuşan beyindir.
Top arabasıyla gideni gördünüz mü, çırılçıplak?
Al bayrağın altına yatırılan Dumlupınar mermisidir o.
Menevişli çeliğine pas bulaşmayan torpido gövdesi,
Ateşledi kendini düşmanın kumpas merkezine.
Ahlak yasası, silah arkadaşlığı, adanış, vefa:
Parolayı söyleyin biz anlarız, Cem deyin bir defa!
Geçit resmi değil, derin bölgede savaşa gidiyor.
Yeryüzünün bütün suları onun arazisidir, su tepeleri
Su geçitleri, kükremiş su dağları ona yol verir.
Gerek yok öncülere yeni namlar bulmaya,
Adını söyleyin yeter, Kutup Yıldızı deyin mesela.
Bir kere kalpten emek deyip ellerinize bakın,
Tuzaktan kurtulan kuş gibi özgürleşecek elleriniz.
Siz bir kere vatan deyip çevrenize bakın,
Bütün dünya ile Cem olduğunuzu göreceksiniz!
KISSACA: Köroğlu, Bolu Beyi’nin kalesine baskına giden Çamlıbel yiğitleri ve öfkeli oba savaşçılarını, Ayvaz’a bir zarar gelecek, diye durdurur. Buna öfkelenen Obabaşı Elibazlıoğlu der ki: “Bir Ayvaz için savaşı durdurmak olur mu?” Köroğlu özlü konuşur: “Ben bir Ayvaz’ı bir kaleye değişmem!” Kalede önlem alındığını, artık kapıdan girilemeyeceğini, fırsatın kaçtığını düşünen Obabaşı Köroğlu’na yüklenir: “Şu duvarlara karşı bizim gücümüz yetmez. Kızgın suya, küle, taşa karşı ne yapar sapan, mızrak?” Köroğlu yanıtlar: “Dövüşen ne ok, ne sapan. Yürek dövüşür insanda!”