Götüreceğim Seni

Şiirler

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK

Götüreceğim Seni

Ne arıyoruz burada,
Yıldızlar, paçavralar arasında,
Nerede ülke, dingin sabah güneşi?
Söyle, ölü köpüğünde kanal asitinin, ey
Yalpalayan, uykusu kaçmış dolunay.

Ne arıyoruz burada, bu akşam vakti,
Annelerimiz, çocuklarımız, bebeklerimizle?
Nerede gök, bizim olan ilkyaz coşkusu,
Nerede ekinlerimiz, gemilerimiz, evlerimiz
Bizim olan deniz, bizim olan yollar?

Adlar geçiyor, doğum tarihi 56, 57, 58…
Kentler geçiyor, kasabalar, mezralar; Türkiye.
İnsan hakları bildirgesi, tozlu sarı kağıtlar,
Yitik gövdeler üstünde bir yurdun haritası.

Ne arıyoruz burada, ölü künyeleriyle?
Nerede körpe yüzü çocukların; mart, mayıs, eylül…
Konuş; derin suları anlat onlara dilde, yürekte;
Götüreceğim seni, parçalayarak göğsümü.

Çıkaracağım kollarımda denizler kulesine,
Yaralı, güçsüz düşürdüler bizi, bekle.
Sarıp sağaltacağım seni ruhumun derinliğinde,
Karanlığımda yeniden doğacak acı hayatımız.

Öldürücü darbelere dayan anne.
Yaklaşıyor çılgın hareket tarihi: 12, 11, 10…
Yaklaşıyor gümüş çıngırakların deli uğultusu,
Götüreceğim seni çocuğum, sevgilim, bebeğim;
İpten, çelikten geçiyoruz her gün.

Götüreceğim seni, bekle.
Bir bir geri gelecek gidenler 149, 148, 147…
Küçük beyaz çitlere kuşlar konacak, bekle.
Nar fideleri dikeceğiz yine, arka bahçeye.

Ne arıyoruz burada, bu akşam vakti?
Nerede toprağın ruhunu okuyan adamlar,
Nerede, üç akça güvercin uçuran mavi yıldız?
Dumanlı dağlar, dumanlı demir çelik günleri…

Gece yelleri süpürüyor suyun yüzünü,
Yaklaşıyor ağır ağır mutluluk saatimiz: 01, 02, 03…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir