KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK
Gidenlerin Kanatları
Uyanıyorum gecenin esmer evinde,
Derin sessizlikte her şey uyuyor,
Sevgilim dönüyor ak örtülerde.
Duvarda bir kara sevda fotoğrafı,
Masada yüzüstü bırakılmış bireyin tarihi,
Yarım bardak süt ve portakal kokuları.
Menekşelerden biri yerde,
Alaca karanlıkta uyuyor o da,
Alçacık uzun duvara vuruyor ışık.
Yağmur çiseliyor ışığın içinde,
İncecik sular sızıyor kilime,
Gidenlerin yüzleri kilimin üzerinde.
Sırılsıklam savruluyor perdeler.
Saçlarını yıkıyor bir kadın ırmakta,
Yağmur hızlanıp yayılıyor odaya.
Kendini vurur, diyor bir ses,
Şimdi buradan geçen, bu yağmurda.
Tavanı delip yükseliyor gürgenler,
Şiirlerim kayıyor suyun yüzünde,
Dağılıp, siliniyor bütün yazılar.
Sesim kalıyor yalnız, batıp çıkan
Akşamki iççekmeler ve bir uzun türkü.
Kara saçlar savruluyor deniz yelinde,
Bıldırcın sürüleri ırmakta dolanıyor,
Savruluyor ıslak yapraklar fındıklık içlerinde.
Sevgilim baygın otların üzerinde.
Kırmızı küçük balıklar görünüp kayboluyor,
Bir Şevrole geçiyor camları tarayarak,
İnce düş kırıkları yatağıma doluyor.
Ölenleri diziyorlar duvarın önüne,
Yürek saati ağır ağır zamanı bildiriyor.
Bir gelin var bir gelin, oynatıyor aklını.
Gidenlerin kanatları yerdedir!