FİLİSTİN AĞITLARI
Sekizinci Ağıt, Beyrut Kasabı
(Gururlu, fakat acılı bir ney, derin iç çekmelerle
bombalanmış sokağın başında görünür. İri kara gözlü,
küçük mandolin hıçkırarak dokuz adım geriden gelir.
Yerden bir karış havada yürürler…)
Hangi Rab güç verdi koluna Şaron’un
Seksen iki yılının durulmuş Beyrut sabahında,
Seher yelinin gül rayihası estiği vakit,
Ceset kokusu doğrudan evlerimize girdi.
Bebek parçaları, kırık fincan, tuz buz testi,
Bomba yemiş betonda telleri kopuk ut…
Yine de gün Sabra sürahisine umut döküyordu.
Hangi Rab güç verdi koluna Şaron’un
Silah doğrulttu yürümeye başlamış iki çocuğa,
İki kara tavuk gibi öldürdü onları, zevki için
Tanrısal mühürlü iki bebeği, beylik tabancasıyla.
Kafalarına (tak! tak!) iki el sıktıktan sonra, delirdi.
Bir tekme attı kapalı yumruğuna meleğin,
Bir daha, bir daha! Açılmadı kırıldı kurbanın bileği.
Ariel, (küt! küt!) birer kurşun daha sıktı.
Temizlik uzmanı, son yıkamada toplam 15 kilo.
Ziftli sepettekiler, suyun yüzünde kaydı gitti.
Hangi Rab güç verdi koluna Şaron’un
Kendi halkının nefes borusuna kurşun döktü,
Anavatan kokusunu içine çekiyordu küçük çocuk.
Bilinen bilinmeyeni taşıdı kaldırma gücüyle,
Filistin’in altında, su kanallarında bin Musa bebek,
Bin Kızıldeniz’i saat başı yararak geçiyordu.