DOĞU TABLETLERİ
Kırk Birinci Tablet, Tebliğ
(Yüce Türk milletinin aklına,
vicdanına saygıyla sunulur.)
Diyorlar: Biz hür Amerika’nın NATO putuna tapıyoruz,
Diyoruz: Sizin o azgın putlarınızı yıkıp devireceğiz.
Diyorlar: Bizi var edene duacıyız, yalnız ona el açar yakarırız.
Diyoruz: Şeytana kapıldınız, siz ona hizmet ediyorsunuz,
Bunun için o antlaşmayı boynunuzda taşıyorsunuz.
Diyoruz: Size öğüt verenler hangi zalimin adamlarıdır?
Demiştik: Ateşten döşek ile ateşten yorgan sizleri bekliyor.
Diyoruz: Kuşku yok ki hak yolundan sapmışsınız,
Size kan banyosu vaat edenlerin kucağına atılıyorsunuz.
Diyorlar: Güneşin batışı ile doğuşu arasında ona dua ederiz.
Diyoruz: Koyun sürüsü gibi ölüme atılanları uyarıyoruz.
Diyoruz: Esir edilenler buğday taneleri gibi diridir…
Diyorlar: Dicle nehrinin balıklarını Sion havuzuna akıtacağız,
Diyorlar: Müslümanları kanlarıyla yıkayıp arındıracağız.
Demişlerdi: Hiçbir Yanki neferinin burnu kanamasın.
Diyoruz: Kendini din safına ayıranlar mümin mi avlıyor bugün?
Diyorlar: Amerika kayamızdır, ona yaslanacağız.
Diyoruz: O kof duvarın üstünüze yıkılması çok yakındır.
Ey ateşin dostları, siz, yaratılana cellât mı oldunuz?
Diyeceğiz: Yapmakta olduklarınızdan külli haberdarız.
Diyecekler: Biz adamakıllı büyülenmişiz, sapkınlığa düşmüşüz.
Diyeceğiz: Boşuna mı uluyor kurtlarımız, kişniyor atlarımız,
Diyecekler: Keşke bir dönüşümüz daha olsaydı.
Diyeceğiz: Sizi açık bir biçimde defalarca uyarmıştık,
Ama siz, büyük putun iğvasına kapılıp kendinizi yaktınız.
Uçuruma sapmışsınız, mallarınızın taşlaşan ağırlığıyla.
Demedik mi size: Kılıcı indirenini boynu gider, diye, kaç kere?
Ve diyeceğiz: İhanet meclislerinizi üfleyerek dağıtacağız.
İsyanın yıldızı kendini gösterdiğinde bunu anlayacaksınız,
Tatlı cana acı darbe sunulduğunda yutkunacaksınız.
Ey düşman eliyle tahta çıkanlar, halinize ateşin dili ağlayacak!