DOĞU TABLETLERİ
Otuz Dördüncü Tablet, Oğul*
Kapanınca gök Şatilla’da, kalbim gül açar,
Öldüremezsin beni, çünkü kalbim gül açıyor.
En küçük dileğim parçalar senin Amerikan betonunu,
Sen anlayamazsın bunu, çünkü soysuzsun.
Şu anda, kokulu hurmalar arasında yürüyorum,
Sen göremezsin beni: Çünkü soysuzlar kör olur.
Cenaze namazını kıldık bugün babamın ve andiçtim,
Sen duyamazsın sesimi, soysuzlar sağır olur.
Bugün El Takva’da yemin ettim, üçüncü kez,
Şehit babamın alnında duruyor soluğumun ateşi.
Sen kendi çocuğunu bile aldatırsın, çünkü soysuzsun.
Ben Gazze’de yaşıyorum, denize yakın bir barakada,
Zeytin çekirdeği gibi yeraltında bekliyorum seni.
Sığar gerektiğinde bir ülke, yoksul bir kulübeye…
Hatta sığar bizim ülkemiz bebeklerin avucuna bile.
Peki sen nerdesin, nerede senin inin?
New York’ta, Londra’da mı, yoksa Telaviv’de misin?
Yediriyorsun çocuğuna babamın etini,
Dolabında süt şişeleri dolu amcamın kanıyla.
Ailemin en küçüğü benim, tanıştığımıza memnun oldum.
Bunu not etsin adamların öç defterine: Adım Mahmud.
Sen tanıyamazsın beni, çünkü soysuzsun.
Ama tanıtacağım sana kendimi, şartolsun.
Cenaze namazını kıldık bugün babamın, El Takva’da,
Abdest alıp kıldım, kendi cenaze namazımı da!
* İsrail’in, iki yıl önce (2 Ocak 2009’da,) Gazze’yi kuşatarak başlattığı
insanlık dışı saldırılarda katledilen binlerce Filistinlinin anısına.