DOĞU TABLETLERİ
On Dördüncü Tablet, Timur
Devletime yabaneli değmesin, el başa geçmesin.
Bırakmaz ihanet, bırakmaz kara zillet,
Çünkü dünya güzeldir, tatlı meyvedir hükümet.
Kamunu sağlam tut ki, yayılsın gövdeye kuvvet,
Yağsın bereket, açılsın ticaret yolları, dokunsun ipek.
Dik duran demir kargı göğün karanlığını yırtsın.
Yırtsın ki, dökülsün güneş, dökülsün sonsuz saadet.
Hey Timurlenk! Hey kara Tamra ki, demiri pek.
Özgürlük pusulasını açık tut ki tüze, ülker gibi ışısın.
Güçlü zayıfı ezmesin, dağ tepeye basmasın,
Gözler yumulmasın, eller bile görüp anlasın.
Türkü bile böyle filizlenir, ordu bile böyle kurulur.
Örülü saçları ak topuğa değen taze kadınlar,
Sofralara altın, gümüş kadehlerle içki sunsun.
Ayna gibi parıldayan sularda, yıldız adı verilen ilde,
Serin toprakla ılık etin kavuştuğu yerde,
Volga’nın çiçekli çayırlarından Asya’nın yarısı görünür.
Aksayan dizkapağı uyarır önde gideni, ikide bir.
Savaşta doğup, savaşta yaşayıp, savaşta ölen kim?
Ateşle kanla oynayan sakin çocuk, onu bilir:
Karım benden muktedirdir, diyen, Emir Tugay’ın oğlu.
Nasıl gökyüzünde tek Tanrı var ki, uludur,
Yağmur gibi yağar, şimşek gibi çakar üstümüze.
Yalnız benim hükümdar, yeryüzünde onun kolu:
Ben Timur, Tanrı kulu!