Götüreceğim Seni

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Götüreceğim Seni Ne arıyoruz burada, Yıldızlar, paçavralar arasında, Nerede ülke, dingin sabah güneşi? Söyle, ölü köpüğünde kanal asitinin, ey Yalpalayan, uykusu kaçmış dolunay. Ne arıyoruz burada, bu akşam vakti, Annelerimiz, çocuklarımız, bebeklerimizle? Nerede gök, bizim olan ilkyaz coşkusu, Nerede ekinlerimiz, gemilerimiz, evlerimiz Bizim olan deniz, bizim olan yollar? Adlar geçiyor, […]

Continue Reading

Bir Kırlangıçtı

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Bir Kırlangıçtı Bir kırlangıçtı geçmişe uçardı. Masala uçardı, tarihe uçardı Çalarak içinde üç küçük çanı. İlk sözler arardı hiç söylenmemiş, Doğmamış ülkeler, gökler arardı… Dokuz cellat birden arardı onu. Adanan boynunda uyurdu gün. Kara bir gemi gibi geçerken denizi ölüm, Yürek fenerleri birden sönerdi. Yalnızlık göklerden hep çiselerdi. O göğsünde […]

Continue Reading

Cinayetler Çağının

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Cinayetler Çağının Hiçbir şey yetmez O anda gelip vuran, delirten acıyı gidermeye. Ne adamış bir ömür, ne de yükselen Dalga gibi kayalara çarpan yürek. Yetmez dağıtmaya, o anın kara hüznünü, Arkadaşlıklar bile, ekinler, güneşler bile Yetmez yürek ezilmesine, dinmesine kabaran ağrının. Hiçbir şey söylemeyin. Sormayın adımızı, evimizi, işimizi. Çünkü yok! […]

Continue Reading

Gidenlerin Kanatları

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Gidenlerin Kanatları Uyanıyorum gecenin esmer evinde, Derin sessizlikte her şey uyuyor, Sevgilim dönüyor ak örtülerde. Duvarda bir kara sevda fotoğrafı, Masada yüzüstü bırakılmış bireyin tarihi, Yarım bardak süt ve portakal kokuları. Menekşelerden biri yerde, Alaca karanlıkta uyuyor o da, Alçacık uzun duvara vuruyor ışık. Yağmur çiseliyor ışığın içinde, İncecik sular […]

Continue Reading

Önce Kendi Yüreğim

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Önce Kendi Yüreğim Görmediler. Kararan gökler altında, Bütünleştikçe dağılan bir ömrün, Yarım bırakılmış, sıradan öyküsünü. Bastıran, yokoluş fırtınasında, Soluğu tükenmiş bir ötüş kuşunun Durup durup başlayan şarkısını, Duymadılar, kabaran denizler dibinde Solungaçlarını ısıran küçük balığın, Anlaşılmayan ölüm masalını. Yaklaşıyor yine kendinden geçme, Yükseliyor günlük yaşamın uğultusu, Önce kendi yüreğim kıyıyor […]

Continue Reading

Cinnet Perisi

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Cinnet Perisi Kanatları ezik sevda, Zambak yatakların cansız kızı; Çok hastadır o göçer içimden, Dura dura geçer bir hücremden bir hücreme, Saf gözlerden ölüm nasıl geçerse. Ah o tapınak güzeli, gülünç tanrıça. Saçları dolanmış bir yontunun kollarına, Kırkbin alemin helal kölesi. Utancın kına tası, bulanmış sarnıç, Yakılmış mihrap kaşlarının arası… […]

Continue Reading

Çünkü Kanı Biliyorum

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Çünkü Kanı Biliyorum Bilmek istemiyorum evrenin oluşunu, Gecenin gündüze dönüşünü, dağları Çağları, savaşları, aşkları… En basit en sıradan şeyleri bile. O sevda sözleri ki yeraltına itildiler, Sessizliğe, fısıltıya, ülkesine acının; Adanışın, kanın, kök uçlarının içine. Görüyorum işte ırmakları göklerde, Akan ırmakları yüreklerde, gözlerde Asitle, akreple, tükürükle… Görüyorum işte çatlayan damarın […]

Continue Reading

Nerede Bir Nehir Akarsa

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Nerede Bir Nehir Akarsa Nerede bir nehir akarsa, Granit ve kumdan yatağında, Yıldızlar, dumanlar arasında… Ellerim oradadır, Görünür görünmez yollarda, Yalanın ve ölümün yattığı yerde. Nerede bir nehir akarsa, Hücreler ve kimsesiz evlerde, Yaralar, aşağlamalar altında… Tenim oradadır, parmak uçlarım. Dokunur, duyar, duyururum, Fırtına saatini çocuklara. Yeraltı karanlığında kıvrılarak, Bir […]

Continue Reading

Akşamı Bekle

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Akşamı Bekle Akşamı bekle, kendi zamanını, Karanfilin kapandığı, senin olan saatleri. Kana bakmaktan kurtulduğun anı bekle, Cinayetlerin masalarda bölüşüldüğü Gün boyu süren yağmanın geçişini bekle. Göklerin açıldığı düş saatlerini, Yeni görüntülerin belirdiği anları bekle. İstasyona koş, sıyrıl kalabalıktan, Unutulmuş çocuklar vagonuna atla. Bekle sözcüklerin yağacağı açık havayı, Senin olan sözcüklerin, […]

Continue Reading

Küçük İşaret Fişeği

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Küçük İşaret Fişeği Dönüyor kaynağına, Sonra yeniden atılıyor, Körpe kollar salarak daha ıraklara. Dönüyor kaynağına, Kaynağın sıcaklığına, buğusuna, büyüsüne, Kendi kanından bir türküyü göğsünden fışkırtarak, Fırlatarak içindeki bütün batıkları kıyılara. Dönüyor yatağına esmer ateşin, Olgunlaşmış acının, lanetin canevine, Yaralı bir göğsün güçlenmiş soluğuyla. Işık kuşlarının akan soluğuyla, Koşuyor mısır zümrütünün […]

Continue Reading