Yeşil İmge

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Yeşil İmge Yalnızlık, Yeşil dallar. Adımı attılar çakallara. Yardılar deniz fenerinin yüreğini, Kuzey güneşi parlıyor hâlâ. Ömrüm, Yeşil ırmak, yeşil sis… Kanımı serdiler yokuşlara, Öldürdüler dilsiz taşın yüreğini, Yaralı kanat bırakır kendini uçuruma. Aşk, Yeşil yağmur, yeşil gece, yeşil ses. Karanlık bir Karadeniz kabarması. Kayaların kasığını oyuyor su, Gözyaşı gömleğini […]

Continue Reading

Ölümden Ağırım Şimdi

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Ölümden Ağırım Şimdi I Yatar zakkumdan yatakta, Ozanlar içinde bir deli, Solgun yüz döner yastıkta. Can dönmez ana karnına, Masallarım karanlıkta. Öter yaslı ırmak kuşu, Dallarda dener kendini, Uçar konar budaklara. Kurşun dönmez yatağına, Kanatlarım ıraklarda. Döner yastıkta sayrılı baş, Yükselir yas ezgileri… Hava neden böyle kara. Yürek ölecek bugün, […]

Continue Reading

Martının Ölümü

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Martının Ölümü Küçük, sevimli martı Kendine kıydı. Gök acı veriyordu ona, Köpükler acı veriyordu. Küçük, sevimli martı, Bir takaya çarparak… Nasıl da yükselirdi Kazandığı özgürlüğün ufkunda. Küçük, sevimli martı Bir yürek yeline kapılarak… Güneş ne kadar güzeldi Sonsuzluk ne kadar kışkırtıcı. Tanrım, küçücük bir martı, İntihar etti bugün, Kara derinlik […]

Continue Reading

Bu Benim Ömrüm

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Bu Benim Ömrüm Ömür tayı yüzyıl boyu akar gider, Fırtına kayalarının orada. İki yanında zamanın iki kanadı açık, Birinde çocuksu sevinç çırpınır, Öbüründe ezik yürek. Bakmasın kimse bu benim ömrüm. Vereceğim onu yoldan çıkmışlara, Adam olamamışlara, unutulmuşlara, Ermişlere değil, gülmemişlere… İki yüzlü bir yaşam yakar kendini, Yükselir gecenin üstünde ölümün […]

Continue Reading

Götüreceğim Seni

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Götüreceğim Seni Ne arıyoruz burada, Yıldızlar, paçavralar arasında, Nerede ülke, dingin sabah güneşi? Söyle, ölü köpüğünde kanal asitinin, ey Yalpalayan, uykusu kaçmış dolunay. Ne arıyoruz burada, bu akşam vakti, Annelerimiz, çocuklarımız, bebeklerimizle? Nerede gök, bizim olan ilkyaz coşkusu, Nerede ekinlerimiz, gemilerimiz, evlerimiz Bizim olan deniz, bizim olan yollar? Adlar geçiyor, […]

Continue Reading

Bir Kırlangıçtı

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Bir Kırlangıçtı Bir kırlangıçtı geçmişe uçardı. Masala uçardı, tarihe uçardı Çalarak içinde üç küçük çanı. İlk sözler arardı hiç söylenmemiş, Doğmamış ülkeler, gökler arardı… Dokuz cellat birden arardı onu. Adanan boynunda uyurdu gün. Kara bir gemi gibi geçerken denizi ölüm, Yürek fenerleri birden sönerdi. Yalnızlık göklerden hep çiselerdi. O göğsünde […]

Continue Reading

Cinayetler Çağının

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Cinayetler Çağının Hiçbir şey yetmez O anda gelip vuran, delirten acıyı gidermeye. Ne adamış bir ömür, ne de yükselen Dalga gibi kayalara çarpan yürek. Yetmez dağıtmaya, o anın kara hüznünü, Arkadaşlıklar bile, ekinler, güneşler bile Yetmez yürek ezilmesine, dinmesine kabaran ağrının. Hiçbir şey söylemeyin. Sormayın adımızı, evimizi, işimizi. Çünkü yok! […]

Continue Reading

Gidenlerin Kanatları

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Gidenlerin Kanatları Uyanıyorum gecenin esmer evinde, Derin sessizlikte her şey uyuyor, Sevgilim dönüyor ak örtülerde. Duvarda bir kara sevda fotoğrafı, Masada yüzüstü bırakılmış bireyin tarihi, Yarım bardak süt ve portakal kokuları. Menekşelerden biri yerde, Alaca karanlıkta uyuyor o da, Alçacık uzun duvara vuruyor ışık. Yağmur çiseliyor ışığın içinde, İncecik sular […]

Continue Reading

Önce Kendi Yüreğim

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Önce Kendi Yüreğim Görmediler. Kararan gökler altında, Bütünleştikçe dağılan bir ömrün, Yarım bırakılmış, sıradan öyküsünü. Bastıran, yokoluş fırtınasında, Soluğu tükenmiş bir ötüş kuşunun Durup durup başlayan şarkısını, Duymadılar, kabaran denizler dibinde Solungaçlarını ısıran küçük balığın, Anlaşılmayan ölüm masalını. Yaklaşıyor yine kendinden geçme, Yükseliyor günlük yaşamın uğultusu, Önce kendi yüreğim kıyıyor […]

Continue Reading

Cinnet Perisi

KAVGA ÖLÜM VE ESMER AŞK Cinnet Perisi Kanatları ezik sevda, Zambak yatakların cansız kızı; Çok hastadır o göçer içimden, Dura dura geçer bir hücremden bir hücreme, Saf gözlerden ölüm nasıl geçerse. Ah o tapınak güzeli, gülünç tanrıça. Saçları dolanmış bir yontunun kollarına, Kırkbin alemin helal kölesi. Utancın kına tası, bulanmış sarnıç, Yakılmış mihrap kaşlarının arası… […]

Continue Reading