Atlantik’e dökülenler
(Amerikan bandralı ittifakların yolcularına!)
Atlantik’e dökülenleri görmediniz mi?
Barış elçileriyiz biz, esenlik getirenleriz, derlerdi.
Hani şu zalimlerle güvertede dans edenler vardı ya,
Eğreti yürüyen, yeryüzü bozguncularıdır onlar:
Nasıl da dökülüp gittiler karanlık sulara,
Dolunaylı gecenin allı pullu fanus balıkları gibi.
Hava dönüp okyanus patlayınca birden,
Hani şu kendi öz halkına sırt çevirenler vardı ya,
Yağmurlu, kasırgalı havada deniz kabarınca dipten,
Nasıl da gömülüp gittiler karanlık sulara,
Gemi esaretten çıkıp özürlük rotasına yatınca.
Dinlemez hain biniciyi, soylu at nasıl parlarsa,
Attı gemini, kopardı dizginini, şahlandı vatan gemisi.
Gövde azgın sularla boğuşa boğuşa ileri atılınca,
Atlantik’e dökülenleri görmediniz mi?
Hani şu güvertede ağlayıp sızlananlar vardı ya,
Türkün göğsüne basıp Amerikan direğine sarılanlar.
Yetiş ya Batı, diye katillere yalvara yakara, onlar,
Bizim Can’dan değil, Coni’den medet umdular.
Konforlu mevki şarlatanları, hokkabazlar hele de,
Düşünce denize nasıl da yılana sarıldılar.
Boğulurken bile sövüyorlardı gemiye, yelkene, yele.
Tarih döndü, talih Asya’dan yana, rüzgâr pupada,
Pruva dalıp çıkıyor yüzyılın dalgalarına…
Ayakta uyuyanlar, düş görenler savruluyor.
Akılları tutulup bir gerçeğe tutunamayanlar vardı ya,
Kayırırken şeytanları, darbe sırtlanlarını,
Döküldüler Atlantik’in kılıç balıkları arasına.
Ülke yatırınca gövdesini gündoğusuna,
Zorlanıyor kaslar, gıcırdıyor eklemleri, kemikleri.
Atlantik’e dökülenleri görmediniz mi?
Savurup atacak Batı korsanlarını, kaptanları da,
Yok olup gidecek fırtınada dincisi de, kincisi de.
Nasıl da karıştı sıcak hayalleri buzlu sulara.
Ele geçirdi dümeni damarlardaki asi kan,
Gençliğe Hitabe emirleri, kıtalara hitap ediyor.
Ayaklandı maddi gerçeğin Türkiye tayfası,
Ferhat nasıl alırsa Şirin’i kollarına haykıra haykıra.
İskele alabanda, hey babam, vira özgürlük, vira!
Çakan şimşekler arasında gemi soylu bir at gibi,
Bırakarak geride Atlantik’e dökülenleri,
Hamle yapıyor köpük içinde Yükselen Asya sularına,
Görev başında bilimcisi, sanatçısı, demircisi…
Makine dairesinde Mustafa Kemal’in askerleri var,
Dümende Mustafa Kemal’in ta kendisi!