Aşk Yavaş Yavaş

Şiirler

YÜKSELEN ALÇAKLIK

Aşk Yavaş Yavaş

Uzun kara kirpikler usulca,
Kesin isteğin bakışlarını örttüğü zaman,
Kararlı gece kazanılan Cennet’i karaya boyar.

Yürür göğsüne doğru o çok sevenin,
Ele geçirir bedeni aşk yavaş yavaş…
Saydamlaşan tene son gömleği zorla giydirilir,
Gelen meleğin elleri ışıyıncaya kadar.

Tahta karyolada, sarılı çarşaflara,
Sararmış kıvrımlar arasında boşluğa düşer el,
İçinde pırıl pırıl sularıyla küçük temiz göl,
Kıyısında Adilo kesik kesik ağlar.

Görünür fırtınalı bir pencere arkasında,
Elleri karaağaçlara bağlı, bir türlü kurtulamaz.
Göğsünü açar yel, saçlarını dallara sarar,
Islak camlardan geçer küskün yüzü.

Uzak yerlerden gelir yaşlı kadınlar,
Çok cinayet görmüş, aşk yaşamış, ermişler.
“Yapacak bir şey yok! Kuran okuyun!”
Diye mırıldanır, göz kaçırır, yüz çevirirler.

Yastığın kılıfına kara iplikle işlenmiş,
Uzun bir aşk merdiveni, tüm basamakları kırık.
Dönüp durur çıkrık boşuna, kopsa da ip.

Yağmur yağıyor tepelere, Adilo haydi koş,
Değiyor karanlıkta boşalan su soluk ellerine
Yalnızlık iniyor üstüne meşe toprağından yatağın.

Boşlukta düşüyor bordo gül, düşe düşe büyüyor.
Aşk yavaş yavaş, döne döne, serçe tüyü
Kadar hafif, taş kadar ağır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir