YÜKSELEN ALÇAKLIK
Suda Giden
Yas günleri de bizim içindir, elbet,
Ardı ardına geçer acı alayları, sabırla.
Bekleriz zamanın aynasızlığında kara, kızıl,
Bekleriz, dünyanın kara laleleri biz…
Ömür bahçesinde acıdır günler, gecelerimiz.
Sürüklenir melek başları suyun aynasında,
Bakarız arkasından bedel ödeyen bebeklerin.
İşte şu sensin, Ninovalı bir manavın oğlu,
Süt vakti bombardımanında canı alınan.
Duru suyun yüzünde bir Hüseyin çiçeği,
Rüzgarla gider, ya şelaleye, ya girdaba yönelir.
O kara lale kağıt bir yas gemisi gibi gider,
Dünyada ne varsa onun göğsünde mevcut.
Boynunda fahişe bir savaşın ahlarını taşıyan.
Suya yıkılmış gövde kaynağa ak, rahme rahmile,
Mikail, işte tam bu gece beni yanına al!
Bekletme dökülüp giden ağılı suyu.
Bir elimde orak, öbüründe çekiç, sana geleceğim,
Sen de sırlarını dök, gök boşluğu suyunla doldur.
Bana yol olsun bu gece, benim yolsuz kalbime.
Suda giden lalenin muradının bu olduğu zamanda,
Beni kendine çeken avuçlarını üstümden eksik etme!
