YÜKSELEN ALÇAKLIK
Sudan Yaşam
I
Gece yağmurlarının içinde,
Irmağın sularının yakınında uyandım.
Otlardan yatağımda tenimin sıcaklığı buğulandı.
Ablamın gönderdiği sözler ardımda döndü durdu,
Derin ırmakta yitti, yok oldu.
Koyu eylül göğünün altında, bir kucak glayöl çiçeği,
Kıyı köpükleri arasında dağıldı, yok oldu.
Sabah güneşi geniş bahçede karşıladı beni,
Üstümde sarı halkalar dolaştırdı durdu,
Serin suların sesi alçaldı, yok oldu.
Uzak Sakarya Irmağının kızı Nana, bana göründü,
Yeşil suların kızı ıpıslak memeleriyle,
Irmağın kıyısında badem ağacının yanında durdu,
Bana göründü, yok oldu.
II
Küçük kara Şadik, sarı etiketli Turnasol şarabıyla,
Şadik beni kara elleriyle yıkadı.
Küçük Şadik, dedi ki: “Kız yenge, bu çocuk melek!”
“Mahallenin en güzel melek çocuğu!”
Üzüm kokularıyla çıkıp, taze otların üzerinde yürüdüm,
Çırılçıplak üzüm kokularıyla bilmeden yürüdüm,
Ekmekle Aspirin almaya gittim, gözlerim yumuk,
Fırıncı beş ekmeği fileye koydu, “Bu çocuk uçmuş!” dedi.
“Sokağımızın en güzel uçmuş çocuğu!”
Öğlenden sonra, bahçede oturup “Kargalar”ı yaptım.
“Kargaları yapın!” ödevi, kargalar uçunca bitti,
Kuru ağacın dallarında suluboya kargalar uçuşunca,
Marcel Proust, “Bunlar çile görmüş kargalardır!” dedi,
“Fuat,* bu çocuk manyak!
“Semtimizin en güzel manyak çocuğu!”
*Fuat İğdebeli: Bedri Rahmi’nin en seçkin öğrencilerinden, ressam. Resim öğretmenim.
III
Ödev kağıdındaki adımı uzaktan duyunca, kalktım,
Çıplak ayaklarla menekşelerin arasına daldım.
Kentin dışına yürüdükçe adım daha uzaktan geldi,
“Beni çağıran söz”ü dokuz kez aştım.
Derin karanlık gözle görülür büyüler içine çekti beni,
Ters yöne gidip kenti karanlıkta bıraktım.
“Sizin ne düşündüğünüz beni hiç ilendirmiyor!”
Böyle bağırdım, bunu unutacak mıyım?
IV
Bütün ayrıntılar düşünüldü.
Ana tanrıça beni aşağıladı.
Amsterdam’a hava köprüsü kuruldu,
Oraya yeni beyaz glayöller gitti,
Ağır yaralılar geldi…
Ölümlü kız alana indirildi,
Kanımı ırmak boyuna saçtım.
Resimdeki bütün ağaçlar su oldu,
Fırınla eczane karanlıkta silindi,
Karanlık eridi, yok oldu…
Nana yuvarlak aynada belirdi,
Badem ağacından bir badem aldı,
Çiçekli külotunu araladı,
Güzel Nana onu oraya koydu,
Uyudu…
Bugün benim için her şey hazır,
Öldürücü olabilecek her şey!