ACI TÜRKÜCÜ
Akşamüzeri Olanlar
Yitik gülüydü ormanların,
Fabrikada unutan o,
Mor yağmurluğunu…
Kurşun yorgunluğunu.
Vurulan gülüşünden
Türkülerin düşüydü,
Ötüşüydü, suskun kuşların.
Dolanırdı kır yoluna
Ayın akşamki yüzü gibi.
Şimdi burada, sonra olurdu,
Kimselerin bilmediği
Kapkara bir limanda.
Yaktı gelinliğini,
Çiçek tozlarından, işlenmemiş,
Yaktı sırmalarını,
İncecik zarlarıydı erken narların.
Işıttı zifir göğü,
Koynunda yarasalar gizleyen,
Bir de vişneli düzlükleri.
Turnaların yeliydi, tepeler saran
Fırfırlı yaprakları donatan o,
Şimdi burada, sonra olurdu,
Bıçakların, dalların saklandığı
Ürkünç bir uyumada.
Ölüm halhallarını
Dolayan bileklerine,
Dolayan küçük sıra noktalar gibi.
Şimdi burada, sonra olurdu
Çakalların uluduğu
Kanlı bir mezbahada.
Bırakılan son öpücük oldu,
Sonsuz titreşimine
Sunuldu yaşamın.