İSYAN HAKLARI- Halk Canavarı Kıssası

Şiirler

İSYAN HAKLARI

Halk Canavarı Kıssası

– Konuş ey söz eri, göster becerini,
Hangi söz eritir gecenin demir bedenini?

Uzaktan süren, Akat’tan Asur’dan beri,
Varlıkta hiçlikte söz, söker kökünden zehri.

– Bunun için mi soluğun böyle nefesli?

Dağdan geçtim, çağdan geçtim,
Akla karayı seçen halka kıssam var, ivedi.

– Ne işe yarayacak senin kıssan,
Kırk yıl daha analar ağlayacak, besbelli.

Kırk yıldır ağlayanın acısını sağacağım,
Sarıp sağaltacağım, söğüdün kabuğu gibi.
Çalınan balayı, çalandan alacağım.

– Ne anlatacaksın onlara, hay ozan?
Halk canavarı azdı, gün sevincini bozdu.

Başa tebelleş olan, ayağından asılacak.
Yiğit beyni yiyen, çocuk iliği içen,
Her günde ikisini, üçünü kapıp kaldıran.

– Bunun için mi geldin, akşam vakti?

Ateşten sudan geçen halka sözüm var,
Canına pazar kurulmuş, yer tezgahında.
Kanı kan ile tartan terazi kırılacak.

– Kanatlı sözü dinlemez, bilmez bunlar.

Bilsinler bilmesinler, bilişirler,
Gökkuşağı kuşanan halka, kıssam var,
Yağmuru kalbinde tufanlayan.

– Nerden alacaksın sözü, hay ozan?

Erler ereninin destanından, elbet,
Uruk kralıyla yoldaşı Enkidu’nun macerası.
Sümer oğullarını yiyen zalime ne ettiler,
Nasıl yardılar insan öğüten çenesini.

– O dediğin Nuh nebiden kalma işler,
Ciğeri yanan ana, zarok u zeçin* ister.
Senin sözüne inanmazlar, amacın ne?

İnansınlar inanmasınlar, inanışırlar,
Umudu okkalanan temiz halka sözüm var.

– Biraz daha yakına gel, hay ozan!

Kutlu meseldir, muştulu Şahname’den.
Anlatır insanlığa Farsoğlu Firdevsi,
Anlatmıştı bize Arap, Kürt, Türk yüreğiyle.
Öğütlerinin başına yerleştirmişti ibret taşını,
Zalim Dahhak’ın encamı felaketini.

– Güldeste gibi açılmaya başladı dilin!

Kaygıyla sevinci seçen halka sözüm var.
Nevruz bahçesi gibi Cennet içinde,
Aşk yağdıran gök altında kin peşindekiler,
Gönlü aydınlanmış bir halkı ateşe ittiler,
Kara silahıyla, kara altınıyla kıyıcının.

Nereye kaçırdılar, ay Zehra’yı?
Pusu kurdular ceylana, anası aklını kaçırdı.
At pazarında sattılar civan Mem’i,
Kapattılar kasap mağarasına körpe Zin’i.
Savaş ağaları etnik marketinde şenlik var,
Çalıp çınlıyor envai saz aletleri.

Halaskar kisvesiyle yola çıkanlar çıldırdı,
Kan çarkı dönüp duruyor nicedir.
Güce tapan taşeron, terör borsasında,
Yükseliyor zulmüyle birlikte hissesi.

Halkı kurtaracak serok,** ama halka düşman,
Yanlış rol kapmış ki ulu destandan,
Çocuk kaldırıyor Kandil’e, Yanki şerefine!

– Bitirmeden sözü, indir şu gürzü!

Kıble’den esen rüzgarın diliyle derim ki,
Zeybeğin diz vuran diliyle derim ki,
Dokunan kilimin diliyle derim ki,
Ölünün soğuk diliyle derim ki…
Gecenin demir bedeni gevşeyip eriyecek.

– Bir daha indir sözü, hay ozan!

Sevgilinin nar çiçeği diliyle derim ki,
Emekleyen bebeğin diliyle derim ki,
Yeni sağılmış sütün diliyle derim ki…
Yaratan halka, şeytanı eş koşan canavar,
Karahisarlı Kava’ya hesap verecek!

* Zarok u zeçin (Kürtçe): Çoluk çocuk.
** Serok (Kürtçe): Başkan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir