ZOR GÜNLERİN ŞİİRLERİ
Almanya’da kaybolan cenazeler
Kapının önüne oturmuş, iç geçiriyor:
Biz cenazelerimizi istiyoruz!
Niçin vermiyorsunuz cenazelerimizi,
Cenazeler, bizim cenazelerimiz değil mi?
Duvara yaslanmış sayıklıyor:
Cenazelerimiz şimdi nereye gitti?
Aldınız elimizden rüzgarımızı,
Yaşarken yaptıklarınız yetmedi mi?
Niçin gizliyorsunuz cenazelerimizi bizden?
Bizim cenazelerimizi, bize verin.
Verin bizim kırmızı, pembe eriğimizi,
Verin yeşil iri elmamızı, kara zeytinimizi.
Oğlumuzu, annemizi, babamızı,
Verin bize kendi eksiğimizi, kendi fazlamızı.
Bizden aldıklarınızı verin, gidelim,
Tırnaklarımızla, kirpiklerimizle taşıyacağız,
Gözyaşımızla yıkayacağız onları.
Gideceğiz buradan, yuvarlanan taş gibi,
İşleneceğiz yurdumuzun uçlarına nakış gibi.
Taşıyacağız cenazelerimizin yüreğini,
Taşıyacağız yüzlerini, içi gülen gözlerini.
Alıp gideceğiz cenazelerimizi,
Bırakmayacağız ağırlığımızı burada,
Boşaltacağız gövdenizdeki yerini.
Organlarımız işporta tezgahında, tavuk eti.
Haydi! Bunlar Türk yüreği, Türk böbreği,
Sağır Ankara: Gizli anlaşma adına.
Bağırıyor kutsal German hükümeti:
Ciğerlerin çifti, çeyrek fiyatına.
Çankaya’da Haçlı çanları çalıyor,
Cenazelerimizin cenaze namazını kılıyorlar.
Bakanlar kazma kürek çalışıyor,
Toz toprak içinde mezar kazıyorlar.
Ama, cenazelerimiz hâlâ ortada yok.
Canı azadeler gökyüzünde toplanıyor.
Eski köleler, yeni kararlar alıyorlar,
Can alıcılar onlara zarar veremez artık.
Çalışıyorlar dünyanın çatısında,
Yıkmak için gökleri, zalimlerin kafasına.