DOĞU TABLETLERİ
On Sekizinci Tablet, İnfaz
Haydi, bağlayın gözlerimi, göreyim kendimi,
Beni iyilik kulesine yükselten şu masum gövdeyi.
Göreyim de uzun kirpikli, beyaz elli çocuk seni,
Ateşte doğan, vahşi gözlerimde kuş gibi.
Bilmediğin anda, bilmediğin günde gelirler,
Becerikli parmaklarla, bağlarlar ellerini,
Haydi, bağlayın ağzımı da, söyleyeyim şarkımı:
Dillinin, dinsizin biri ölüp gitti bu dünyadan.
Şehzade Mustafa’yı da dini var, dili yok köleler ki,
Göğüs kafesimde, aklını yemiş kuş gibi.
Sıvarlar kollarını, helâl kanını silerler paçalarına,
Ölüm hilelerinden örnekler sunarlar sana…
Bağlayın kollarımı da, kucaklayıp uçurayım kendimi,
Dertli cura gibi inileyen şu kanatsız yüreği.
Uçurayım da, ey adsız çocuk seni,
Yalçın dağlar, çıplak ayağımda kuş gibi.
İbret taşı üstüne bırakırlar giderilen kelleni,
Gidip oruç açarlar, alem ederler ta fecre dek.
Cesedim için bol para kopar, bahşiş al, ayine yetiş.
Bilinçaltı örgütü alacak öcümü, unutma sakın.
Ey akıl sahibi, sabır ve kendini görmekte zayıf,
Sana yasak edilen, boğazımda kuş gibi…