DOĞU TABLETLERİ
Onuncu Tablet, Çıkış
Orduların başında akan ata, gözümün önüne gel!
Kesmiyor kılınç, taşa çaldım da kıvılcımlandı hınç.
Kesecek fakat kendi vahşetini geç olmadan,
Beynimin eski ve çok uzak bir günde yaşadığı.
“Kaplanın sindirilmesi,” diyebilirsin, geceye bakıp.
İçerden ani bir pençe fırlatıp çıkarır başını kurban:
Bulgur için, sabun için, gaz için, bez için, tuz için.
Bir solgun özgürlük, bir tutam onur için…
Ne diyeyim, belki de ak etimiz yenilmiştir, kuş gibi,
Meyveli dalımız kırılmış, iç ışığımız kirletilmiştir.
Ülkemiz yıkılmak istenmiştir cadır gibi.
Belki keskin belki değil, ama kavrayacağım o kılıcı,
Duyacak ağırlığını bileklerim o vahşi demirin.
Doldurdum kalbime anayurt güneşinin ateşini.
Çıkıyorum bu pis çukurdan, bayrak gibi çıplak,
Kandan kırmızıyım, sütten ak!