DOĞU TABLETLERİ
Altmış Dördüncü Tablet, Ayna
Giden bizdendir, kopan fırtınanın öfkesi
Bizdendir, günlerin arasından ıslıkla geçer.
Önce giden temizler büyük meyhaneyi,
Yırtıp atar tasdikli tutanak sayfasını zamanın.
Siler masaları, kadehleri, hesabı devralır,
Nutuk çekenimiz de gider, gözlerini ayırmadan.
Destan anlatanımız köşesinden doğrulur,
Gitti, dediğimiz demde yavaşça gelen odur.
Masalar her daim doludur, ezgin hava alçalır,
Der ki, yazacaksan gel burada yaz yiğidim, al işte
Rasathanenin anahtarı, iyice bak kendi içine.
Şimdi şurada, dersin otururduk, bugün gibi
Salona bakıp bakıp da, kimse kalmamış dersin,
Oysa her yer tıka basa ilahi kudret dolu.
Gökyüzüne bakakalırsın öyle bir manzara ki,
Gitsek mi, kalsak mı tasası bırakmaz asla yakanı.
Bu hangi masal, daha önce hiç dinlenmemiş,
Hiç ağza alınmamış Şam’da, Bağdat’ta ve hatta
Gel, biz olacaklardan haber verelim o zaman,
Devran bağlamasını sinemize çekelim bir:
Çağırır seni eski sessizlik, çekip alır azalarını,
Bağlatırsın kendini fırtınada o büyük direğe,
Hangi fırtına, kaç bininci yılda bir tufan daha mı?
Dersin ki, öleceksek burada ölelim hocam,
Fizik, metafizik sırlarıyla asırlık ayna:
Evrensel tüze midir nedir, gel arkana bakma.