DOĞU TABLETLERİ
Elli İkinci Tablet, Akın
Şahlandı günün atları, toprağın buğusu tüterken.
Kayıp düştü dizlerimizin üstünden günışığı
Düşer gibi yalın kılınç bozkırın tozuna.
Yerin közüne düştü, omuzlarımızın üstünden gül
Gibi kızıl isyan, karıştı on bin yılın tözüne.
Teslim ol, diye buyruk gönderenin hükmü geçti de,
Geç uyananların şaşkınlığı geçmedi mi?
Soylu at koştu, topuklarından kıvılcım saçarak.
Bozkır ateş aldı baştan başa, tutuştu halk,
Tutuştu torunlarımızın torunlarının aklı.
Haydi yat yelelerine, boşalt dizgini, uçsun Tanrılar.
Tutuşup yansın at da atlı da, aynı kanat açışta,
Yürüsün ejderha, uçsun çift süren boğa…
Uludu alev kurtları, kurban eti gözlerini bürürken,
Üşüştü evrenin memelerine kürrenin aç mazlumları.
Bütün Tanrılar çok hızlıdır günün battığı yerde,
Yatıp yuvarlanan mevlâları görmediniz mi?
Işık hızında cellatlar ki, atlarımızın gerisinde!