DOĞU TABLETLERİ
Yüz Sekizinci Tablet, Zeytin
İnanmazsan zeytine sor, o bilendir, oddur o.
Yukarı ağar yağı, toktur o, insan aynına çıkar.
Uzanır bir kol, yoklar kayayı, gömülen kökü,
Işık içinde kor evi, tatlı günün göğü özüne akar.
İnanmazsan zeytine sor, o bilir, bilgedir o.
Bildirir taştaki yükünü, cemi cümlemize, o zeyddir.
İstersen gel kalbine kurul, onun dediği olur.
Geçip gidiyor yalan dünya, halk gerçek azaptadır.
Nerede o eski zamanlardan isyan anılarımız?
Kalkar ayağa yediden yetmişe, orman denizleridir:
İnanmazsan zeytine sor, o bilir, gören göz,
Kendi ellerimizle söküyoruz kendi yüreğimizi.
Geri dönüşüm kutusu doludur yeni genle,
Organsal atıklarla, kendi düşlerimizle tıka basa.
Geriye döner elbet, cansız madde artıkları,
Hayal gibi ayağa kalksa altın bahçeler,
Keser önünü düşmanca, aykırı giden kardeşin:
Ol güneşin yaprakları, aynı vakumla çekilir.
Küresel yutak sindirip gidermek için hepimizi tek tek,
Seleler dolusu cihan yavrusu, ileri atılan,
Ağzına dek sıkıştırıldı insanla, saf saf ve algın.
Bedenlerimizi uyandırmaz ol canavar,
Taşırmadan ırmağı yatağından, o dalgın asa.
Çünkü arz anda eğilir, zer kendini zerrede ele verir.
Biraz kalabalığız gerçi, alt alta, üst üsteyiz,
Yuvarlanarak gidiyoruz, haber vererek küreyi arza.
Yok kimsenin şikayeti, aslında, bizler iyiyiz,
Burada. Evet, iyiyiz, sanal duygularla bomboş.
Yalnızca buna gücümüz yetmiyor, kardeş.
Çıkmasın diye rezalet, yüzümüz hep kara diye:
Hey beyler, ne güzel acı çekiyorduk, diyecek birisi,
Ne güzel avunuyorduk Tanrıcı ıramızla.
İçimizden çıktı baltacısı aşkın ve hayat ağacının.
Zeytine sorun, o bilendir, bildirir halimizi,
Ahvalimizi aktarır, arzunun alevi sarar geceyi.
Yanan kanın ışığı, ağacın yağı gibi hayalimdedir.
Uyandırır bilimi, kalkar ayağa insanda dirim,
Galaksi bir fener alayı gibi parlar parlar, söner:
Durmadan genişler evrensel soy ağacımız,
Bir zeytin tanesidir, varlıkla hiçlik arası usulca döner,
Dedimse, tin de biziz, ten de biziz, iş derindedir.