ZOR GÜNLERİN ŞİİRLERİ- İnsanlık Anıtı’nın Çığlığı

Şiirler

ZOR GÜNLERİN ŞİİRLERİ

 

İnsanlık Anıtı’nın Çığlığı

Yetişin! Adam asıyorlar, insan kesiyorlar.
Beni değil, ben cansız bir anıtım.
Kayadan, tunçtan yaratmış beni ustam,
Yine de bakın kan nasıl akıyor paçalarımdan.

Koşun! Boğazlıyorlar emzikli bebekleri,
Yanağı çilli çocukları dilimliyorlar.
Çocuk, yeryüzünün masum çocukluğu,
Bebek, bizim bebekliğimiz değil mi?

Havariler Duvarı’nın taşlarına sorun,*
Elmas satır, lime lime kemik doğruyor.
Benim değil, ben cansız bir anıtım,
Kubilay’ın başını bir de ayakta kesiyorlar.

Yetişin! Kibele’nin göğsüne basıyorlar,
Benim değil, ben soğuk bir lahitim.
Kayaya oymuş, işlemiş ışığa beni ustam,
Bu cinayette Kars kalesi ilk şahitim.

Koşun! Koşun! Ressam vuruyorlar.
Dağ başında değil, ortasında büyük şehrin.
Türkülere, tablolara bıçak çekiyorlar,
Ruhunu kundaklıyorlar İnsan-ı Kamil’in.

Kabe duvarında Hacerül Esved kesiyorlar.
Koparıyorlar halkın atar damarını,
Pir Sultan’ı fetva ile bir daha asıyorlar.
Aynı caniler, aynı canilerdir bunlar.

Kesilenin çığlığı evlerin camlarını kırıyor,
Benim değil, ben cansız bir anıtım.
Şeyh Bedrettin’i yeniden dara çekiyorlar,
Yüzünü kapatıyor Timur Paşa Tabyası.**

Yetişin! Kılıçtan geçiriyorlar kardeşliği,
Ellerini kırıyorlar barış elçilerinin,
Düşünen Adam’ın kafasını eziyorlar.
Aynı caniler, aynı canilerdir bunlar.

Nice cansız olsa da kolum kanadım, başım,
İnsanlık görevini üstüme almışım.
Taşın ömrünce tüküreceğim yüzlerine,
İnsan kıyıcıların, anıt yıkıcıların!

* İnsanlık Anıtının karşısındaki eski kilise.
** Anıtın bulunduğu alandaki tarihi savunma mevzisi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir