BOYUN EĞMEYEN ŞİİRLER
Son Er Polat Öldü mü!
Alp Er Tunga öldü mü
Issız acun kaldı mı
Ödlek öcün aldı mı
Şimdi yürek yırtılır
Gördün mü başımıza geleni, ey halk, ey yaratan?
Son Er Polat demir aldı, çıktı gitti limandan,
Demir attı aynı emirle ruhumuza, derin bilincimize.
Biz şimdi ne yaparız, ne ederiz, demeyeceğiz.
Pusulamız var: Vira namus, vira emek, vira vatan!
Alnımızda parlayan Çoban Yıldızı yeter bize…
Birlikte geçeceğiz fedailerin geçtiği zorlu yoldan.
Şimdi ne yiyeceğiz, ne içeceğiz, demeyeceğiz.
Rotamız belli: Destanlarımız var, türkülerimiz var.
Kan ağlıyor içimiz, fakat al bayrağın kanı bu,
Yanıp yakınmıyoruz, dertlenmiyoruz, işimiz güçtür.
Yaş dolsa da gözlerimize, ağlamayacağız,
Akdeniz’de abdest alıp yürüyeceğiz nöbet yerine,
Yaşayarak göğsümüze devrilen şad olmuş acıyı.
Bak şu başımıza gelene ey Millet, ey Cumhuriyet?
Doyamadık aklına, coşkusuna, sıcaklığına.
Son Er Polat sancak açtı Mavi Vatan’ın koynuna.
Nasıl aşacağız kabaran dalgaları, hangi güçle,
Ne diyeceğiz şimdi çocuklara, analara, ezilen halka,
Nasıl yürüyeceğiz onsuz, partiye giden yolda?
Dara düştük kardeşim, can yoldaşım, atadaşım,
Fakat ağlamak, ağıtlanmak, sızlanmak yok.
Çünkü varıyla varlandık, canıyla canlandık yolda,
İşimiz var, gücümüz var, gün durmaya gelmez,
Dağları, kayaları yarıp kavuşacağız hedefine tam,
Gireceğiz Vatan saflarına, neferi neferine…
Gördün mü başımıza geleni ey Avrasya, ey vatan?
Baktık, ama doyamadık gözlerinin nuruna,
Yüzü göründü, kayboldu, buluttan geçen ay gibi,
Cemali arınmış gönül deryasının suyuyla…
Peki, nasıl bakarız yüzüne sabah güneşinin şimdi,
Ne diyeceğiz Van Gölünün gümüş balığına?
Karadan yürüyen gemiler uğurluyor engine onu,
Kaptanı Derya silahlarıyla donanmış beden.
Gömülürken güneşimiz umudun kızıl ufkuna doğru,
Naralanıyor, Atlantik bendini yıkan dalgalar.
Yükseliyor uğultusu sefere çıkan kutlu donanmanın.
Karşılıyor Barbaros yürek köşkünde torununu:
Emek, namus. vatan yolunda düşmanın ne canı var?
Asya’nın derininden geldi ses, bilge Sun Tzu’dan:
Düşmanın şah damarını tutan er kimse,
Yüreği hâkimse insan kudretine, pusula ondadır.
Soğuk demir gibi sakin, ateş gibi kaynayan komutan,
Aklımı saat gibi kuran, ruhumun kimyası…
Hücrelerim acıyla doldu, Son Er Polat öldü dediler.
Peki, kardeşlerim, yoldaşlarım söyleyin bana,
Dümen başında dimdik duran, rota tutan adam kim!