BOYUN EĞMEYEN ŞİİRLER
Türkiye’nin Rahmeti
Çoban Yıldızıusulca uyarıyor bizi:
Gitti, diyorsunuz onun için, çok erken gitti.
Yanılıyorsunuz,bir yere gittiği yok.
Gündüz gözüyle görüyorum, buradan:
Siyah çantası boynunda, defteri koynunda,
Yürüyüşe çıkmışDicleboyunda.
Akan sular ona hayran, o akan sulara.
Buğday başakları salınıp söyleniyor:
Mekânı Cennet olsun, diyorsunuz boyuna.
Fedainin mekânını bilmiyor musunuz?
Sekiz kapılı, vatan çatılı bir göksel konak.
1 milyon 250 bin kilometrekare, net,
Cennet bahçesinde ırmaklartaze süt akar.
Silivri’dekavaklarsöze giriyor:
Nur içinde uyusun, diyorsunuzbilmeden,
O bir Aydınlıkçı,ışığın içindezaten.
Kimsesizlerin, düşkünlerin ciğerparesi,
Adamış türküsünü halkın ulumacerasına.
Kulaklarımızda hâlâ, esmer tok sesi:
Başındaki tellere lo, bak şu esen yellere.
Kordon’da bayrak direği diyor ki:
Ruhu şad olsun,diyorsunuz, merhumun.
Hiç merhumdenir mi ruhu Kür Şad olana.
Bir gün volta atarkendenizde yürüdü,
Öylesine işine dalmış, elinde eski mikrofon,
Röportaja durduyoksul bir balıkçıyla.
Gördüölümü kalımı,göbek bağı kopmadan:
Annesi,öz canını teslim ederkenoğluna,
Yaşasındiye dünyada bu öksüz bebek,
Son sözü, “hayatım” olmuş gülümseyerek.
Hayati, aldığı emaneti artırıp kattı vatana.
Böyle yükselir insanlığın yeryüzünde onuru:
Bir nice gönüllü ileriatılır, sıradan, sade,
Kış günü paltosunuçıkarır ele verir.
Haydar da bilir, dünya âleme bildirir, kim,
Yiğitlermilletlerininrahmetidir.