ZOR GÜNLERİN ŞİİRLERİ
Halit Refiğ İçin
24 Kare
Parlak söze gerek yok,
Ne de kuru övgüye,
Yüzü zaten aydınlık
Ve süzülmüş.
Bir kulaç al atlas
Bir dilim yeni ay,
Yükseliyor nöbet yerine
Milimi milimine.
Yeterince açık havada,
Olabildiğince sade,
Alabildiğince kamaştıran,
Çıplak bir yıldız,
Çekiyor kendi kendini
Işık gönderine.
Dalgalanıyor türkü,
Dalgalanıyor Türkçe.
Görevi üstlenerek
Yükseliyor şaryo.
Gama ışınlarıyla oynuyor,
Kama ucu gibi işlek.
Ana kamera devrede,
Geniş açılı göz merceği
Büyüyerek iniyor,
Sahnenin üzerine.
Gösteriyor bize
Halkın kırık kaburgasını,
Gösteriyor yarasını,
Kara kamunun.
Görüntülüyor görünmeyeni,
75 mm derin netlikte,
Akhillus’un attığı ok,
Giriyor otağın direğine.
Gösteriyor bize,
Dağın iki yakasını,
Aşkın, namusun ve vatanın
Yırtılmış haritasını.
Ve bir ulusu
Öksürürken tanımanın,
Gösteriyor dününü, bugününü,
Ve kurtuluş gününü.
Sonsuz çekimindeyiz,
Tarihsel senaryonun,
Yakıyoruz devlet sunağında,
Devletin vücudunu.
Alev içinde, yorgun
Savaşçı durduruyor atını,
Eli göğsüne gidiyor,
Yokluyor gönlünün talimatını.
Kadın uzaktan görüyor,
Anımsıyor rolünü,
Geçiriyor iğneden ibrişimi,
Dikecek ülkenin kopmuş onurunu.
Kamera çalışacak,
Gösterecek büyük platoyu,
“Tek Umut Türkiye”de,
Gösterecek güneşe giden yolu.
Güçlü bir sarsıntının,
Kafa sesindeyiz,
Taşıyor beyazperdeden dışarı,
Gurbet kuşları.
Yer: İstanbul. İç mekan.
Gecelerden bir kış gecesi,
Dostluklar sabit,
Düşman inadına hareketli.
Gül tutar gibi tutuyor,
Şarap kadehini Halit Refiğ,
Yukarı kaldırıyor,
Ayaklandırıyor elli yıllık kederi.
Asya, diyor, efendim,
Benim için, Kore’den beri,
Konuştuğum bir dildir,
Yaşam kavgası vs, yani…
Doğu hayattır, yaşatır,
Böyledir, tersi ölüm yoludur.
Yüzünü kendine dön,
Aklını Doğuya döndür.
Yürü aşktan ileri,
Uzaklaş kin kapanından,
Yüreğindeki cevheri korusun
Şafak bekçileri.
Nasıl geçerse iyi düşünce
Kötü duygudan,
Geçiyor nefret bulutlarından
Dolunay gibi sevgi.
Yer Silivri. Dış mekan.
Yüzde yüz gündüz,
Yüzde yüz yurtsever,
Kamera süzülüyor yukardan,
Yürüyor omuz omuza,
Flaşlar, arklar, reflektörler,
Yürüyor öfkeyle bağıra bağıra
Makaralar, megafonlar, şeritler…
Parlak söze gerek yok.
Çıplak bir yıldız,
Olabildiğince sakin ve sade,
Yükseliyor görev yerine.