Gizleniş

YÜKSELEN ALÇAKLIK Gizleniş (Sevgili Anneme ve Babama) Son ilmeği de attı yaprağın ucuna. Katlanılan acılar akıldan gelip geçince, Bırakış bir bulut gibi onları görünce, Issız yollara kara üzümlerin kanı dökülünce, İnsan yüzlü bıldırcınlar ırmağa uçunca… Çocuğun avuçlarında düşlerin gümüşü soldu. Koyu defnelerin arasından baktı kadın. Yağmurdan sonra ışıyan yaprak uzaklaşınca, Taşan ırmak yeşim taşlarını yıkayınca, […]

Continue Reading

En Yeni Kötülükle

YÜKSELEN ALÇAKLIK En Yeni Kötülükle Yaralı öpüş, dargın ruh, getirir isteksiz günü, Yok oluşun büyüsüne döner vahşi çocuk aşk. Eksilir ilişki, ansızın kapanır dingin yürek. Birinci sınıf acı öğretir birey bilgisi. Kar örter gibi sayrı çocukluk kendini siler, Mayıs güneşli boşlukta titrer sudan gövde. Arkada güzel günler bırakır da bilmez kimse. Çizgiler üst üste gelince […]

Continue Reading

Ozan Sahnede

YÜKSELEN ALÇAKLIK Ozan Sahnede Kayanın, karaağacın, yağmurun diliyle, Titrek yaprak ürkmesi bir yürek… Fısıldaşıyor sisten mikrofonla, Dalgalanıyor azap çekenler sürüsü. Gök katları arasından sıyrılıyor söz, Sarsılıyor kendi sesiyle incecik gövdesi. Karayelin denizde esmesi gibi ses… Bir meleğin elinden tutarak iniyor yere.

Continue Reading

Kurtarıcı

YÜKSELEN ALÇAKLIK Kurtarıcı Yaşamım sizi ilgilendirmiyor, Bunun hiçbir önemi yok, biliyorsunuz. Nasıl iyi olacağımı bilmiyorum. Büyüyle ilgili dualar yazan deli, Yaşlı bir köpeğin uzun gölgesi adam gitti, Tahta kılıcımı yanıma alıyorum şimdi. Burada duruyorum, kaba, ilkel bir taşım. İlkel denizim, ilkel yağmurum, ilkel Kayanın üstündeki ilkel sesim ben. Kendime yeni güçler aramıyorum, Benim ruhumu kurtaramaz […]

Continue Reading

Cennet’in Göklerinde

YÜKSELEN ALÇAKLIK Cennet’in Göklerinde Mutlu musun “dostum”, söyle bana, Ben göklerindeyim Cennet’in. Antik harabeler üstünde bir uçurumda yatıyorum. Sizleri hiçbir zaman rahatsız etmek istemedim. Yeşil çay bahçelerinin üstündeyim, Sarhoş düşlerinin üstünde yüzüyorum. Mutlu musun “dostum”, söyle bana, Ben göklerindeyim Cennet’in. Güzel bir kadını “karım” yapmayacak kadar yaşadım, Verdiğim sözleri tutacak kadar soluk soluğa, Önemsiz şeylerle […]

Continue Reading

Suda Giden

YÜKSELEN ALÇAKLIK Suda Giden Yas günleri de bizim içindir, elbet, Ardı ardına geçer acı alayları, sabırla. Bekleriz zamanın aynasızlığında kara, kızıl, Bekleriz, dünyanın kara laleleri biz… Ömür bahçesinde acıdır günler, gecelerimiz. Sürüklenir melek başları suyun aynasında, Bakarız arkasından bedel ödeyen bebeklerin. İşte şu sensin, Ninovalı bir manavın oğlu, Süt vakti bombardımanında canı alınan. Duru suyun […]

Continue Reading

Asla Giderilemez Olan

YÜKSELEN ALÇAKLIK Asla Giderilemez Olan Yoldan çıkmışların yolu, benim yolum. Geçitsiz, köprüsüz, çetin yol… Issız, sınırsız, belirsiz, kötü yol. Mucizevi, kutsal, yasasız, anlayışsız ve pis Ülkeye giden yol, benim yolum. Kendime geldiğim şu anda bana söv, Tasaların uzağındayım, bütünüyle, haydi! Kendi acımın alanında soluk alıyorum, Örgütüne bildir, ortadan kaldır beni. Kurulu olan yok etmeyi başaramadı, […]

Continue Reading

Yine Görüşürüz

YÜKSELEN ALÇAKLIK Yine Görüşürüz Saçma sözlerden dört dizeyle başlıyorum: O gerçekten ben miydim? Kimse durduramazdı deliliğimi. Böyle olacağını düşünmemiştim hiç. Herkesin acısını emerek yaşanmaz! Hayır hayır, avunmak için değil, asla, İşte buradan başlayalım yalana. Bölüşmeye çılgınca atılış niçindi acaba? Başkasının acısını emerek yaşanmaz. Benim hakkımda ne biliyorsan, anlat, Çalıştığım şirketi herkese anlat, Her gün yaptığım […]

Continue Reading

İncinmiş ve Şaşkın

YÜKSELEN ALÇAKLIK İncinmiş ve Şaşkın Kimin ne düşündüğü ilgilendirmiyor beni, Hepimiz hastayız, hepimiz hırsız, manyak. Bir sabah kendime sordum, incinmiş ve şaşkın, Kıyıda köşede yaşayanlar hep böyle yapar. Şu anda asitle rakı içiyorum, Şu anda iri üzüm tanelerini emiyorum. Benim aşkım senin neyin olur, bilmiyorum, Seninle paylaşacağım hiçbir şeyim yok. Benim aşağılık kederim, senin dostun […]

Continue Reading

Sudan Yaşam

YÜKSELEN ALÇAKLIK Sudan Yaşam I Gece yağmurlarının içinde, Irmağın sularının yakınında uyandım. Otlardan yatağımda tenimin sıcaklığı buğulandı. Ablamın gönderdiği sözler ardımda döndü durdu, Derin ırmakta yitti, yok oldu. Koyu eylül göğünün altında, bir kucak glayöl çiçeği, Kıyı köpükleri arasında dağıldı, yok oldu. Sabah güneşi geniş bahçede karşıladı beni, Üstümde sarı halkalar dolaştırdı durdu, Serin suların […]

Continue Reading