DOĞU TABLETLERİ- Elli Sekizinci Tablet, Mana

DOĞU TABLETLERİ Elli Sekizinci Tablet, Mana Gözleriyle gül sunan gelinin oğlu sen misin? Benim, evet, nice bir yüksek çayırda yürüyenim. Elleriyle yüzünüze bakar, yüreği yaprak gibi açılan, Kirpikleriyle gülen küçük kızın oğlu sen misin? Benim, evet, gözyaşını bana sor hele, iyi bilirim. Sen misin o, cam sürahide su gibi, masada sabırlı? Sizi yanıltmışlar, denizden uslanmış […]

Continue Reading

DOĞU TABLETLERİ- Yetmiş Birinci Tablet, Lenin

DOĞU TABLETLERİ Yetmiş Birinci Tablet, Lenin I Sabaha kadar uyumayan adam, Volga’ya indi: Tan vaktinin ateşiyle buzlu sular yanıyor. Dikti gözlerini Tatar ufkuna, Asya’yı içine çekti, Uzak bozkır köylerinde öfke alazlanıyor. Bekledi öylece, dikili taş gibi, aşkın merkezinde, Yayılsın hücrelere ölümsüzlük mayası, iyice. Gerildi Yirminci asrın örgütlü yayı, öğütlü ok kirişte, Sökmek üzere kardeşlik ülkesinin […]

Continue Reading

DOĞU TABLETLERİ- Üçüncü Tablet, Ey Kuş

DOĞU TABLETLERİ Üçüncü Tablet, Ey Kuş Ey Kuş! Ey Kuş! Dünyanın etrafında dönen, Ağzı büyülü kuş, sevgililer ne umar senden? Sevgililer ne bekler, kendi aşk dertlerinden? Ay vurmuş bahçe gibi uyuyamaz acı çeken, Başkalarından farklı, ağlamaz ama gülmez de. Haydi aç, kuşlu yatak örtülerinin sırrını güneşe. Ya tayr! Ya tayr! Dünyanın etrafında dönen, Tayyâreler ölüm […]

Continue Reading

DOĞU TABLETLERİ- On Altıncı Tablet, Hun

DOĞU TABLETLERİ On Altıncı Tablet, Hun Kızaran damga gömüldü geniş kayışa, koşumlu, Ekşi duman sardı büyük hanı, Oğuz’u baştan. Tibet çayırlarına mavi kelebekler döküyordu zaman, Yaşlı demirci bıraktı körüğü. Dedi: Bu iş tamam! Keskin kılınç göğün ihanetini bir vuruşta biçti, Aktı ipeğin nurlu kanı, tapınak kaldırımlarından, Nereden gelip nereye gidiyoruz, hey kam? Devran değişiyor, biz […]

Continue Reading

DOĞU TABLETLERİ- Elli Beşinci Tablet, Gömüt

DOĞU TABLETLERİ Elli Beşinci Tablet, Gömüt Hakan uzakta ölünce, gökyüzü zorda kaldı, Mumlu sargıya sarıldı da otağıyla, Büyük günde, büyülü kent Semerkant’a vardı. Cihangir ile Ömer Şah bakadursun, Gül ağacından tabutta konuklanıp sıvanmış. Mermer yatakta yan dönüp, hâlâ iyimser, Şehr-i Sebz’de, yazlık sarayda ölümcül kaldı. Hatta yukarı iklimlerde halklar kıpır kıpır, İşler durur boş odalar, […]

Continue Reading

DOĞU TABLETLERİ- Kırk Altıncı Tablet, Alperen

DOĞU TABLETLERİ Kırk Altıncı Tablet, Alperen Horasan’dan mı çıktık, gülün içinden mi Daha eski, daha yüksekteki yer yurtlarından, Gökten inen ataların otaklarından mı Yoksa hep burada mıydık, sonsuz anavatanda Bir saatte iki asırlık at sürdük, ne tarafa, Batıya mı, kuzeyin gür otlaklarına mı Nereye Aşka, arzuya, sütlenen yavru ete mi, Yoksa, yoluna mı yerden biten […]

Continue Reading

FİLİSTİN AĞITLARI- İkinci Ağıt, İki Nehrin Arası

FİLİSTİN AĞITLARI   İkinci Ağıt, İki Nehrin Arası (Yıkılmış bir duvarın önünde, döne döne klarnet çalan yoksul ve yaşlı bir Filistinli. İnce, ışıklı, şaşırtıcı bir yağmur yağmakta… ) Hangi Tanrının boşluğa fırlayan kolu, Yolladı seni kapıma? Hangi sapkın katil, Hangi kitap yol gösterdi de, Doğrudan avlumun içine girdin? Elini çek! Kutsal eşiğime postalını sürtme, Esen […]

Continue Reading

DOĞU TABLETLERİ- Doksanıncı Tablet, Fidel

DOĞU TABLETLERİ Doksanıncı Tablet, Fidel I Çektiği acıyı çekiyorum Uruk kralının, bugün, Yirmi birinci asrın on altıncı yılı, kara Kasım ayında. Nasıl bir Kutup yıldızı evrenin ruhuyla karıştı ki, Şimşekler arasında bir fırtına kuşu sonsuzla buluştu. Fidel, senden söz ediyorum, sana borcumuz var, Senin yeryüzü acını taşımak onurdur Türk kardeşine. Fidel sen Kübalıysan, ben de […]

Continue Reading